11060,39%0,81
42,05% -0,02
48,46% -0,18
5413,58% 0,04
8921,73% -0,71
    DİYARBAKIR – Binlerce yıllık tarihiyle her taşında bir medeniyet hikayesi barındıran Diyarbakır, kendine özgü mimarisiyle de dikkat çekiyor. Özellikle Suriçi'ndeki geleneksel Diyarbakır evleri, dışarıya karşı yüksek ve sağır duvarlarıyla adeta birer sır kutusunu andırıyor. İlk bakışta bir savunma ya da kapalılık izlenimi veren bu mimari yapı, aslında bölge halkının toplumsal güven, mahremiyet ve iç huzura verdiği değerin taşa yansımış hali.
 Avlular: Hayatın Kaynağı ve Gizli Cennetler
Geleneksel Diyarbakır evlerinin en temel özelliği, dışarıya kapalı olan yüzlerinin aksine, iç avluya (hayat) tamamen açık olmasıdır. Bu mimari tercih, evin tüm yaşamını, ışığını ve nefesini dış dünyanın gürültüsünden ve gözlerinden korunan bu avluya taşır.
 Güven ve Aidiyetin Simgesi
Diyarbakır evleri, asırlar boyu sürekli göç ve kültürel etkileşim yaşamış bir kentte, halkın birlikteliğini ve gücünü temsil eder. Duvarların yüksekliği, dış dünyaya karşı bir savunma ihtiyacından çok, içerideki hayatın değerini koruma arzusunu simgeler. Aileler, komşular ve sevdikleriyle kurdukları güçlü bağları, bu korunaklı iç alanda geliştirir.
Uzmanlar, bu mimarinin 'içe dönük refah' kültürünün bir göstergesi olduğunu belirtiyor. Diyarbakır halkı, mutluluğu ve zenginliği dışarıya göstermek yerine, kendi yaşam alanında, sevdikleriyle birlikte, huzurla kurmayı tercih etmiştir.
 Yeni Nesil ve Mirasın Korunması
Günümüzde kentin modernleşen yüzünde bu yapı yavaş yavaş değişse de, Diyarbakır'da tarihi evlerin restorasyon çalışmaları ve halkın mirasa sahip çıkma bilinci yüksektir. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bu evler, kentin kültürel kimliğini yaşatmaya devam ediyor. Ziyaretçiler için bu evler, sadece birer taş yapı değil, bölgenin sağlam ve köklü yaşam felsefesini okuyabilecekleri birer açık hava müzesidir.
Diyarbakır evleri, aslında kapalı değil; sadece kendi yaşam biçimine saygı duyanlara açılan bir felsefenin yansımasıdır.
MUHABİR: FURKAN KIZILKAYA