Bu çağın belki de en büyük felaketi, toplumsal bir gaflet uykusuna dalmış olmamız. İnsanlar, ellerindeki dikdörtgen cihazları kaydırarak zamanı öldürüyor; oysa zaman, doğru kullanıldığında her şeye yetecek kadar cömertti. Eskiler bir haber alabilmek için günlerce, kimi zaman haftalarca beklerdi. Bu satırları okurken “O devir geçti, şimdiyle kıyaslama” diyenler olacaktır. Evet, geçti; fakat ben zamanın gerçekten değer gördüğü dönemlerden söz ediyorum.
Bugün beyinlerimiz, gün içinde sayısını dahi bilmediğimiz bir bilgi bombardımanına maruz kalıyor. Bu kadar çok şeyden haberdar olup hiçbir şeyle ilgilenmeyen başka bir nesil var mıdır gerçekten? Sokakta herkesle birlikteymiş gibi görünüyoruz fakat özünde kimseyle aynı yerde değiliz. Sadece başımızı, bizden akıllı sandığımız cihazlardan biraz kaldırabilsek nasıl bir çürümenin içinde olduğumuzu fark edeceğiz.
Bedenler sürekli hareket hâlinde; birbirinden farklı yüzler akıp gidiyor… ama yürüyen yalnızca bedenler. Ruh ise çoktan göç etmiş gibi. Bu çağın ruhu ne diye sorarsanız bana meyyitü'r-rûh derim Meyyitü'r-ruh, osmanlıca’da pasifleşmiş, hayata karşı duyarsızlaşmış insanı anlatır bu yüzden bugün yaşadığımız hâletiruhiyeyi en iyi karşılayan tabirdir. Her şeye karşı umursamaz, yılgın bir şekilde sürükleniyoruz buna ne kadar “yaşamak” denirse…
Bir yılın daha sonuna geldik. Artık harekete geçmenin vakti gelmedi mi? Ruhumuzu yeniden çağırmanın, biraz olsun bu dikdörtgen cihazlardan uzaklaşmanın zamanı değil mi? Hayat, her doğan için bir ölüm hazırlarken giden zamanı geri getirmek mümkün değil. Fakat gelen zamanı değerlendirmemek, insanın kendine yapabileceği en büyük gaflettir. Yaşıyorsun ama elindeki cihazlarla âdeta bitkisel hayattasın; kaydırdıkça ömründen bir dakika daha gidiyor.
Bu nedenle bu çürümeye artık bir dur demeliyiz. İnsanız; bizi robotlardan ayıran bir fark olmalı. Harekette bereket vardır.O hâlde madem dünyadan geçiyoruz, geride iz bırakanlardan olalım.
Unutma: Küçük alışkanlıklar zamanla yaşam tarzına dönüşür. Değişim, sadece elindeki cihazı bırakmanla başlayabilir. Bir nefes al, kendini toparla…
Bu kez gerçekten yaşamaya başlıyoruz.